213 Sayılı Vergi Usul Yasası’ nın 359. maddesi; Anayasaya, hukukun genel prensipleri ve adalet duygusuna, ‘İnsan Hakları evrensel Bildirgesinin 6. Maddesinde belirtilen ADİL YARGILANMA HAKKI’ na aykırıdır.

29 Nisan 2021 tarihli ve 7318 sayılı “Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile vergi kaçakçılığı suçunun düzenlendiği VUK’ un 359. maddesine (ç) bendi eklenmiştir. Bu düzenlemeye göre;

“Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

213 Sayılı Vergi Usul Yasası’nın 359. Maddesi Adil Yargılanma Hakkı’na Aykırıdır

Ayrıca VUK m. 367’ye eklenen 4. fıkra ile; “359. maddenin (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin inceleme sırasında tespiti halinde incelemenin tamamlanması beklenmeksizin, sair suretlerle öğrenilmesi halinde ise incelemeye başlanmaksızın Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından bu tespitlere ilişkin rapor düzenlenir ve rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla birlikte keyfiyet Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir. Kamu davasının açılması için incelemenin tamamlanması şartı aranmaz.” hükmü kabul edilmiştir.

Bunun yanı sıra 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesinin 2. fıkrasının (g) bendinde ”Bu Kanuna göre lisansa tabi faaliyetler ile ilgili olarak (ç) fıkrasında yazılı suçların işlendiğinin anılan Kanunun 367 nci maddesi uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi ile birlikte durum, Kuruma da iletilir ve Kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulur…” denilmektedir.

Ancak asıl sorun yukarıdaki madde metinlerinde yapılan düzenlemeler ile, incelemenin tamamlanması beklenilmeksizin ve hatta incelemeye başlanılmaksızın suç duyurusunda bulunulmasının ve kamu davasının açılmasının incelemenin tamamlanması şartına bağlı olmaması ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulmasıdır. Mükellefler bu kapsamda önce cezalandırılmaya başlanmakta uzun süren inceleme ve yargılama sonrasında beraat etseler dahi büyük maddi ve manevi zarara uğramaktadır. İnceleme yapılmadan veya tamamlanmadan, olay yeterince araştırılıp delillendirilmeden suç duyurusunda bulunulmasını anlamak mümkün değildir.

İdare yeterince araştırmadığı ve incelemesini tamamlamadan suç duyurusunda bulunduğu mükellefi hiçbir dayanağı olmaksızın peşinen sahte veya yanıltıcı belge kullanan konumuna düşürmektedir ki bu durum Hukuk Devleti ilkesi ile bağdaşmaz.

  • Masumiyet ilkesi ceza muhakemesi hukukunda sanığın haklarını koruyan bir ilkedir. Suç ile itham edilen kişilerin suçluluğu sabit olana kadar herkes suçsuzdur. Bu ilkenin temelinde lekelenmeme hakkı bulunmaktadır.

Bu ilke kapsamında sanığın suçluluğu ile ilgili delilleri getirmek kovuşturmayı yapana yargılama makamına düşmektedir. Bir kimsenin beraat edebilmesi için, atılı suçun cezasından kurtulabilmesi için masum olduğunu kanıtlaması gerekmemektedir. Kişinin üzerine atılı bulunan, kendisine isnat edilen suçun cezasından kurtulabilmesi için suçlu olduğunun ispat edilememesi beraat edebilmesi için gerekli ve yeterlidir.

213 Sayılı Vergi Usul Yasası’nın 359. Maddesi Adil Yargılanma Hakkı’na Aykırıdır

  • Madde bu haliyle HUKUKUN TEMEL İLKELERİNE ve İfadesini Medeni Yasanın 2. maddesinde bulan İyiniyet kurallarına da aykırıdır. Suç ve ceza öngören kuralların diğer hukuk kurallarından ayrı olarak en önemli niteliği açık, kesin ve belirgin olmalarıdır. Bu, ceza hukukunda istisnası olmayan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin zorunlu bir sonucudur.
  • Ayrıca Tüzel Kişiliğin Sorumluluğu Madde 333 – Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde Vergi Kanununa aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına

Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkındaki bu kanunun 10 uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır. Bu Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360. maddelerinde öngörülen cezalar 01.01.1999 tarihinden itibaren sadece bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur. Yani, örneğin akaryakıt istasyonunda yokken dahi düşen mühür nedeniyle (hali hazırda ÖKC cihazlarının üzerine yapıştırılan plastik bir puldan ibarettir) doğrudan akaryakıt istasyonunun kanuni temsilcisi hakkında cezaya hükmedilemez.

 Sonuç olarak hürriyeti bağlayıcı cezayı düzenleyen 359. Madde, incelemenin tamamlanması beklenilmeksizin veya sair suretlerle öğrenilmesi halinde incelemeye dahi başlanılmaksızın suç duyurusunda bulunulması ve kamu davasının açılmasının incelemenin tamamlanması şartına bağlı olmaması, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. Maddesi gereğince vergi incelemesi sonuçlanıncaya ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar akaryakıt istasyonlarının tüm faaliyetlerinin geçici olarak durduruluyor olması giderek artan haksızlıklara sebebiyet verdiği gibi zaten uzun yargılamaların mükelleflerin ticari itibarını zedelemesinin yanı sıra telafisi imkansız maddi kayıplara da sebep olmaktadır. Hukuk Devleti olmanın gereği yasa koyucu, ilgili kurumlar ile uygulayıcılardan görüş alarak en kısa sürede soruna çözüm bulmalıdır.

 

Yukarıdaki yazım ilk olarak 10.08.2022 tarihinde https://www.pkfistanbul.com/213-sayili-vergi-usul-yasasi-359-madde-adil-yargilanma-hakkina-aykiridir/ adresinde paylaşılmıştır.